İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Pazar günü İngiltere, Fransa ve Ukrayna arasında Konsensüs sağlandığını duyurdu, ortak bir ateşkes planı oluşturmayı ve ABD ile görüşmeyi taahhüt etti. Bu planın amacı Rus-Ukrayna savaşını sona erdirmektir. Starmer, tarafların müzakereleri yeniden başlatmasını sağlamak için "barış köprüsü" rolünü oynamak istediğini vurguladı.
Bu bildiri yayınlandığında, Avrupa liderleri, Rusya'nın saldırısına karşı Ukrayna'ya nasıl yardım edeceklerini tartışmak üzere Londra'da bir zirvede bulunuyorlardı. Ancak bu toplantının atmosferi, ABD Başkanı Donald Trump'ın son zamanlardaki sert açıklamalarının etkisi altındaydı. Beyaz Saray'da Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskyy'in ABD'ye askeri yardımlara 'yeterince minnettar olmadığını' açıkça suçlaması, geniş çapta endişe yarattı.
Stoltenberg, anlamsız siyasi tartışmalara sürüklenmek istemediğini, Trump, Zelensky ve Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile diyaloga odaklanmayı ve barışçıl bir çözüm bulmayı tercih ettiğini belirtti. BBC'ye yaptığı açıklamada, "Şu anda İngiltere'nin, Fransa ve muhtemelen diğer ülkelerle işbirliği yaparak Ukrayna ile ateşkes planı üzerinde anlaştıklarını ve daha sonra ABD ile görüşeceklerini" söyledi.
Londra konferansı, Avrupa askeri operasyonlarını itebilecek kritik bir dönüm noktası haline geldi.
Londra'da düzenlenen bu zirve, Avrupa'nın güvenlik sistemini sağlamlaştırmak ve Ukrayna'nın yeterli destek almasını sağlamak açısından son derece önemlidir. Toplantının bir parçası olarak, 'Avrupa Birliği Ordusu' kurulması konusunu tartışıyorlar, ateşkes anlaşmasının uygulanmasına yardımcı olacaklar, Stoltenberg ise bunu 'katılmaya istekli ülkelerin birliği' olarak tanımlıyor.
Proje hakkında konuşurken, Stammer açıkça Rusya Devlet Başkanı Putin'e güvenmediğini, ancak Trump'a hala güvendiğini belirtti: "Trump uzun vadeli barışın kurulmasını istediğinde, onun sözlerine inanıyorum." Ayrıca, şu anda ABD'nin güvenliği sağlamasını sağlamak için "yoğun müzakerelerin" devam ettiğini de açıkladı.
Stoltenberg uyarıyor, herhangi bir barış anlaşmasının uzun vadeli istikrarı garanti etmesi gerektiğini, geçici ateşkes olmaktan ziyade "en kötü senaryo"nun bir süre savaşın durması ve ardından Putin'in saldırıyı yeniden başlatması olduğunu belirtti. Bu tür bir durum daha önce yaşandı, bu nedenle bu anlaşmanın kalıcı olmasını ve geçici ateşkes olmamasını sağlamalıyız.
O, başarılı bir barış planının üç unsur içermesi gerektiğini belirtti: Birincisi, Ukrayna'ya yeterli silah sağlayarak güçlü bir müzakere pozisyonu elde etmesini sağlamak; ikincisi, ateşkes anlaşmasının ihlal edilmemesini sağlayacak Avrupa güvenlik mekanizması oluşturmak; ve üçüncüsü, Putin'in taahhütlerini ihlal etmesini engellemek için ABD'nin desteğini almak.
Avrupa Ukrayna'yı destekliyor, Zelenski geniş destek alıyor
Trump'ın Zelensky'ye olan sözleri Beyaz Saray'da tartışmalara neden olmasına rağmen, Avrupa liderleri hala Ukrayna'ya kararlı desteklerini ifade ediyor. Pazar günü yapılan toplantıda Zelensky, Stoltenberg ile bir araya geldi ve kucaklaştı, bu, Avrupa'nın Ukrayna'ya desteğinin sarsılmayacağının sembolüdür.
Avrupa liderlerinin endişesi, Trump'ın son zamanlarda Putin'le doğrudan görüşmelerinden kaynaklanıyor, bu da birçok Avrupa ülkesini endişelendiriyor, ABD'nin artık Ukrayna'yı aktif olarak desteklemeyebileceği ve hatta Rusya'yı destekleyebileceği endişesini taşıyorlar. Özellikle Trump'ın Zelensky'yi 'despot' olarak adlandırması ve Ukrayna'yı savaşın başlatıcısı olarak yanlış bir şekilde suçlamasından sonra, Avrupa ülkeleri kendi rollerini güçlendirmenin gerekli olduğunu daha da fark ettiler.
Fransız Cumhurbaşkanı Macron ve Almanya Başbakanı Merkel son zamanlarda Beyaz Saray'ı ziyaret etti ve Trump'ı Ukrayna konusuna yeniden odaklanmaya ikna etmeye çalıştılar. İki taraf arasındaki görüşmeler olumlu olsa da, Trump'ın Ukrayna'ya yönelik tutumu hafiflemiş gibi görünse de, hala güvenlik garantisi verme konusunda taahhütte bulunmadı. Avrupa'nın ateşkes anlaşmasını denetlemekle görevli barış gücü göndermesi gerektiğini savunmaya devam ediyor.
Ancak sadece 12 saat sonra durum tekrar kötüleşti. ABD Başkan Yardımcısı Vance, Zelensky'yi eleştirdi ve onu Trump'ın Putin'e olan güvenine açıkça meydan okumakla suçladı, bu da Ukrayna'nın durumunu daha da zorlaştırdı.
Avrupa'nın daha büyük sorumluluklar üstlenmesi kaçınılmazdır, askeri harcamalar artacaktır
İngiltere Başbakanı Starmer, Birleşik Krallık'ın savunma harcamalarını 2027 yılına kadar GSYİH'nin %2.5'ine çıkarmayı taahhüt etti. Diğer Avrupa ülkeleri de olası gelecekteki çatışmalara karşı kendilerini güçlendirmek için takip edebilir.
Çek Cumhuriyeti Başbakanı Petr Fiala, Avrupa'nın 'tarihi bir sınav'la karşı karşıya olduğunu ve artık ABD'ye güvenemeyeceğini, savunma harcamalarını artırmak zorunda olduğunu belirtti. 'Eğer askeri inşaatı hızlandırmazsak, saldırganın fırsat bulmasına izin verirsek, sonuç düşünülemez olur' dedi. Avrupa ülkelerinin savunma harcamalarının en az GSYİH'nın 3%'üne yükseltilmesini önerdi.
Macron, ABD'nin Çin ve Asya Pasifik'e odaklanmaya başladığını vurgularken, bu mantıklı ama Avrupa'nın bağımlılık psikolojisini artık sürdüremeyeceğini belirtiyor. 'Daha erken hareket etmeliyiz. Yıllardır Avrupa'nın daha bağımsız, daha birlikte hareket etme ve daha bağımsız olması gerektiğini vurguluyorum.'
Aynı anda, Avrupa ülkeleri, Ukrayna'nın askeri operasyonlarını desteklemek için yaklaşık 200 milyar Euro'yu Rusya'nın dondurulmuş varlıklarına el koyma konusunu tartışıyor.
Avrupa'nın bağımsız askeri stratejisi veya geleceğin trendi olabilir
ABD'nin tutumunun değişmesiyle, Avrupa ülkeleri giderek Ukrayna savaşının barışçıl bir çözümünü sağlamak için kendi güçlerine güvenmeleri gerektiğinin farkına varmaktadır. Londra zirvesi, Avrupa'nın savaş müzakerelerini yönlendirmeye çalıştığının önemli bir adımını temsil ederken, İngiltere, Fransa ve Ukrayna'nın birlikte sunduğu ateşkes planı, gelecekteki müzakerelerin merkezinde olacaktır.
Ancak savaşın geleceği hala belirsiz. Trump planı kabul edecek mi? Avrupa gerçekten birlik olabilecek mi ve askeri taahhütleri uygulayabilecek mi? Bu soruların cevabı zaman alacak. Ancak kesin olan şey, bu savaşın sadece Ukrayna'yı değil, aynı zamanda Avrupa'nın gelecekteki güvenlik düzenini şekillendirdiğidir.
Bu makalede İngiltere, Fransa ve Ukrayna'nın birlikte ateşkes planını desteklediği, Avrupa liderlerinin savaşın sona ermesi planını tartışmak üzere Londra'da bir araya geldiği belirtiliyor. Bu içerik ilk kez ABMedia'da yayınlandı.
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
İngiltere ve Fransa, Birleşik Krallık'ta savaşın sona ermesi planını tartışmak üzere Avrupa liderleriyle bir araya geldi.
İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Pazar günü İngiltere, Fransa ve Ukrayna arasında Konsensüs sağlandığını duyurdu, ortak bir ateşkes planı oluşturmayı ve ABD ile görüşmeyi taahhüt etti. Bu planın amacı Rus-Ukrayna savaşını sona erdirmektir. Starmer, tarafların müzakereleri yeniden başlatmasını sağlamak için "barış köprüsü" rolünü oynamak istediğini vurguladı.
Bu bildiri yayınlandığında, Avrupa liderleri, Rusya'nın saldırısına karşı Ukrayna'ya nasıl yardım edeceklerini tartışmak üzere Londra'da bir zirvede bulunuyorlardı. Ancak bu toplantının atmosferi, ABD Başkanı Donald Trump'ın son zamanlardaki sert açıklamalarının etkisi altındaydı. Beyaz Saray'da Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskyy'in ABD'ye askeri yardımlara 'yeterince minnettar olmadığını' açıkça suçlaması, geniş çapta endişe yarattı.
Stoltenberg, anlamsız siyasi tartışmalara sürüklenmek istemediğini, Trump, Zelensky ve Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile diyaloga odaklanmayı ve barışçıl bir çözüm bulmayı tercih ettiğini belirtti. BBC'ye yaptığı açıklamada, "Şu anda İngiltere'nin, Fransa ve muhtemelen diğer ülkelerle işbirliği yaparak Ukrayna ile ateşkes planı üzerinde anlaştıklarını ve daha sonra ABD ile görüşeceklerini" söyledi.
Londra konferansı, Avrupa askeri operasyonlarını itebilecek kritik bir dönüm noktası haline geldi.
Londra'da düzenlenen bu zirve, Avrupa'nın güvenlik sistemini sağlamlaştırmak ve Ukrayna'nın yeterli destek almasını sağlamak açısından son derece önemlidir. Toplantının bir parçası olarak, 'Avrupa Birliği Ordusu' kurulması konusunu tartışıyorlar, ateşkes anlaşmasının uygulanmasına yardımcı olacaklar, Stoltenberg ise bunu 'katılmaya istekli ülkelerin birliği' olarak tanımlıyor.
Proje hakkında konuşurken, Stammer açıkça Rusya Devlet Başkanı Putin'e güvenmediğini, ancak Trump'a hala güvendiğini belirtti: "Trump uzun vadeli barışın kurulmasını istediğinde, onun sözlerine inanıyorum." Ayrıca, şu anda ABD'nin güvenliği sağlamasını sağlamak için "yoğun müzakerelerin" devam ettiğini de açıkladı.
Stoltenberg uyarıyor, herhangi bir barış anlaşmasının uzun vadeli istikrarı garanti etmesi gerektiğini, geçici ateşkes olmaktan ziyade "en kötü senaryo"nun bir süre savaşın durması ve ardından Putin'in saldırıyı yeniden başlatması olduğunu belirtti. Bu tür bir durum daha önce yaşandı, bu nedenle bu anlaşmanın kalıcı olmasını ve geçici ateşkes olmamasını sağlamalıyız.
O, başarılı bir barış planının üç unsur içermesi gerektiğini belirtti: Birincisi, Ukrayna'ya yeterli silah sağlayarak güçlü bir müzakere pozisyonu elde etmesini sağlamak; ikincisi, ateşkes anlaşmasının ihlal edilmemesini sağlayacak Avrupa güvenlik mekanizması oluşturmak; ve üçüncüsü, Putin'in taahhütlerini ihlal etmesini engellemek için ABD'nin desteğini almak.
Avrupa Ukrayna'yı destekliyor, Zelenski geniş destek alıyor
Trump'ın Zelensky'ye olan sözleri Beyaz Saray'da tartışmalara neden olmasına rağmen, Avrupa liderleri hala Ukrayna'ya kararlı desteklerini ifade ediyor. Pazar günü yapılan toplantıda Zelensky, Stoltenberg ile bir araya geldi ve kucaklaştı, bu, Avrupa'nın Ukrayna'ya desteğinin sarsılmayacağının sembolüdür.
Avrupa liderlerinin endişesi, Trump'ın son zamanlarda Putin'le doğrudan görüşmelerinden kaynaklanıyor, bu da birçok Avrupa ülkesini endişelendiriyor, ABD'nin artık Ukrayna'yı aktif olarak desteklemeyebileceği ve hatta Rusya'yı destekleyebileceği endişesini taşıyorlar. Özellikle Trump'ın Zelensky'yi 'despot' olarak adlandırması ve Ukrayna'yı savaşın başlatıcısı olarak yanlış bir şekilde suçlamasından sonra, Avrupa ülkeleri kendi rollerini güçlendirmenin gerekli olduğunu daha da fark ettiler.
Fransız Cumhurbaşkanı Macron ve Almanya Başbakanı Merkel son zamanlarda Beyaz Saray'ı ziyaret etti ve Trump'ı Ukrayna konusuna yeniden odaklanmaya ikna etmeye çalıştılar. İki taraf arasındaki görüşmeler olumlu olsa da, Trump'ın Ukrayna'ya yönelik tutumu hafiflemiş gibi görünse de, hala güvenlik garantisi verme konusunda taahhütte bulunmadı. Avrupa'nın ateşkes anlaşmasını denetlemekle görevli barış gücü göndermesi gerektiğini savunmaya devam ediyor.
Ancak sadece 12 saat sonra durum tekrar kötüleşti. ABD Başkan Yardımcısı Vance, Zelensky'yi eleştirdi ve onu Trump'ın Putin'e olan güvenine açıkça meydan okumakla suçladı, bu da Ukrayna'nın durumunu daha da zorlaştırdı.
Avrupa'nın daha büyük sorumluluklar üstlenmesi kaçınılmazdır, askeri harcamalar artacaktır
İngiltere Başbakanı Starmer, Birleşik Krallık'ın savunma harcamalarını 2027 yılına kadar GSYİH'nin %2.5'ine çıkarmayı taahhüt etti. Diğer Avrupa ülkeleri de olası gelecekteki çatışmalara karşı kendilerini güçlendirmek için takip edebilir.
Çek Cumhuriyeti Başbakanı Petr Fiala, Avrupa'nın 'tarihi bir sınav'la karşı karşıya olduğunu ve artık ABD'ye güvenemeyeceğini, savunma harcamalarını artırmak zorunda olduğunu belirtti. 'Eğer askeri inşaatı hızlandırmazsak, saldırganın fırsat bulmasına izin verirsek, sonuç düşünülemez olur' dedi. Avrupa ülkelerinin savunma harcamalarının en az GSYİH'nın 3%'üne yükseltilmesini önerdi.
Macron, ABD'nin Çin ve Asya Pasifik'e odaklanmaya başladığını vurgularken, bu mantıklı ama Avrupa'nın bağımlılık psikolojisini artık sürdüremeyeceğini belirtiyor. 'Daha erken hareket etmeliyiz. Yıllardır Avrupa'nın daha bağımsız, daha birlikte hareket etme ve daha bağımsız olması gerektiğini vurguluyorum.'
Aynı anda, Avrupa ülkeleri, Ukrayna'nın askeri operasyonlarını desteklemek için yaklaşık 200 milyar Euro'yu Rusya'nın dondurulmuş varlıklarına el koyma konusunu tartışıyor.
Avrupa'nın bağımsız askeri stratejisi veya geleceğin trendi olabilir
ABD'nin tutumunun değişmesiyle, Avrupa ülkeleri giderek Ukrayna savaşının barışçıl bir çözümünü sağlamak için kendi güçlerine güvenmeleri gerektiğinin farkına varmaktadır. Londra zirvesi, Avrupa'nın savaş müzakerelerini yönlendirmeye çalıştığının önemli bir adımını temsil ederken, İngiltere, Fransa ve Ukrayna'nın birlikte sunduğu ateşkes planı, gelecekteki müzakerelerin merkezinde olacaktır.
Ancak savaşın geleceği hala belirsiz. Trump planı kabul edecek mi? Avrupa gerçekten birlik olabilecek mi ve askeri taahhütleri uygulayabilecek mi? Bu soruların cevabı zaman alacak. Ancak kesin olan şey, bu savaşın sadece Ukrayna'yı değil, aynı zamanda Avrupa'nın gelecekteki güvenlik düzenini şekillendirdiğidir.
Bu makalede İngiltere, Fransa ve Ukrayna'nın birlikte ateşkes planını desteklediği, Avrupa liderlerinin savaşın sona ermesi planını tartışmak üzere Londra'da bir araya geldiği belirtiliyor. Bu içerik ilk kez ABMedia'da yayınlandı.