Son dönemde, finans piyasaları ve ekonomi dünyasında genel bir fikir birliği oluştu: Fed'in Eylül ayında faiz indirimine gitmesi muhtemel. Bu beklenti, birkaç anahtar faktöre dayanıyor:
Öncelikle, ABD istihdam piyasası son birkaç ayda zayıf bir seyir izliyor. Tarım dışı istihdam verileri kötü bir performans sergiliyor ve işsizlik oranı yükseliyor, bu göstergeler Fed'e faiz indirme gerekçesi sunuyor.
İkincisi, enflasyon verilerinde küçük bir toparlanma olmasına rağmen, temel göstergeler enflasyon baskısının hafiflediğini gösteriyor. Bu, Fed'e daha fazla politika hareket alanı sağlıyor.
Piyasa beklentileri açısından, Chicago Ticaret Borsası'nın (CME) FedWatch aracı, Eylül ayında 25 baz puanlık bir faiz indirimine gitme olasılığının %94.5'e kadar yükseldiğini gösteriyor. Aynı zamanda, çoğu ekonomist Eylül'ün bu yılki ilk faiz indirimi olacağını ve yıl içinde muhtemelen ikinci bir faiz indiriminin daha olabileceğini öngörüyor.
Dikkate değer olan, eğer işsizlik oranı sürekli artmaya devam ederse, bazı kurumlar, örneğin Goldman Sachs, ABD Merkez Bankası'nın 50 baz puan faiz indiriminde bulunabileceğini öngörüyor. Ancak, ana akım beklentiler hala 25 baz puan üzerinde yoğunlaşıyor.
Fed içinde farklı görüşler olsa da, son toplantı tutanakları, ana yetkililerin yıl sonuna kadar faiz indirimine eğilimli olduğunu gösteriyor. İstihdam piyasasındaki sürekli soğuma, Temmuz ayı enflasyon verilerinin bir miktar artmasına rağmen, Fed'in kararları üzerinde daha belirgin bir etki yaratıyor.
Dış baskı açısından, maliye bakanı ve bazı siyasetçiler daha büyük bir faiz indirimi çağrısında bulunuyor, ancak ABD Merkez Bankası şu anda daha temkinli bir gevşeme politikası benimsemeyi tercih ediyor.
Bazı Federal Reserve yönetim kurulu üyelerinin temkinli bir tutum sergilemesine rağmen, yılın ikinci yarısında faiz indirimi yapılması görüşü artık ana akım haline geldi. Genel olarak, Eylül ayında faiz indiriminin neredeyse piyasa konsensüsü haline geldiği söylenebilir, ancak spesifik boyut ve sonraki politika yönelimi yakından izlenmelidir.
Böyle bir ekonomik ortamda, yatırımcıların dikkatli olması, Fed'in politika sinyallerini ve bunların çeşitli varlıklar üzerindeki potansiyel etkilerini yakından takip etmesi gerekmektedir. Aynı zamanda, küresel ekonomik durum ve jeopolitik faktörlerin getirebileceği belirsizliklere de dikkat edilmelidir.
View Original
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
11 Likes
Reward
11
4
Repost
Share
Comment
0/400
PaperHandsCriminal
· 4h ago
Yine de Kısa Pozisyon açıp faiz indirimini beklemek lazım, sonuçta düşük alıp yüksek satmaya alıştım.
Son dönemde, finans piyasaları ve ekonomi dünyasında genel bir fikir birliği oluştu: Fed'in Eylül ayında faiz indirimine gitmesi muhtemel. Bu beklenti, birkaç anahtar faktöre dayanıyor:
Öncelikle, ABD istihdam piyasası son birkaç ayda zayıf bir seyir izliyor. Tarım dışı istihdam verileri kötü bir performans sergiliyor ve işsizlik oranı yükseliyor, bu göstergeler Fed'e faiz indirme gerekçesi sunuyor.
İkincisi, enflasyon verilerinde küçük bir toparlanma olmasına rağmen, temel göstergeler enflasyon baskısının hafiflediğini gösteriyor. Bu, Fed'e daha fazla politika hareket alanı sağlıyor.
Piyasa beklentileri açısından, Chicago Ticaret Borsası'nın (CME) FedWatch aracı, Eylül ayında 25 baz puanlık bir faiz indirimine gitme olasılığının %94.5'e kadar yükseldiğini gösteriyor. Aynı zamanda, çoğu ekonomist Eylül'ün bu yılki ilk faiz indirimi olacağını ve yıl içinde muhtemelen ikinci bir faiz indiriminin daha olabileceğini öngörüyor.
Dikkate değer olan, eğer işsizlik oranı sürekli artmaya devam ederse, bazı kurumlar, örneğin Goldman Sachs, ABD Merkez Bankası'nın 50 baz puan faiz indiriminde bulunabileceğini öngörüyor. Ancak, ana akım beklentiler hala 25 baz puan üzerinde yoğunlaşıyor.
Fed içinde farklı görüşler olsa da, son toplantı tutanakları, ana yetkililerin yıl sonuna kadar faiz indirimine eğilimli olduğunu gösteriyor. İstihdam piyasasındaki sürekli soğuma, Temmuz ayı enflasyon verilerinin bir miktar artmasına rağmen, Fed'in kararları üzerinde daha belirgin bir etki yaratıyor.
Dış baskı açısından, maliye bakanı ve bazı siyasetçiler daha büyük bir faiz indirimi çağrısında bulunuyor, ancak ABD Merkez Bankası şu anda daha temkinli bir gevşeme politikası benimsemeyi tercih ediyor.
Bazı Federal Reserve yönetim kurulu üyelerinin temkinli bir tutum sergilemesine rağmen, yılın ikinci yarısında faiz indirimi yapılması görüşü artık ana akım haline geldi. Genel olarak, Eylül ayında faiz indiriminin neredeyse piyasa konsensüsü haline geldiği söylenebilir, ancak spesifik boyut ve sonraki politika yönelimi yakından izlenmelidir.
Böyle bir ekonomik ortamda, yatırımcıların dikkatli olması, Fed'in politika sinyallerini ve bunların çeşitli varlıklar üzerindeki potansiyel etkilerini yakından takip etmesi gerekmektedir. Aynı zamanda, küresel ekonomik durum ve jeopolitik faktörlerin getirebileceği belirsizliklere de dikkat edilmelidir.